×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Yusuf DURU

ALEM OLAN ADEMİN EDEP ANLAYIŞI 9. KISIM

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz özellikle hatun kişilere örtünmeleri, tesettüre bürünmeleri konusunda açık ayetlerle ya da imaen bir çok defa ikaz etmiştir. Biz bu yazımızda sadece hatun kişiler üzerinden tesettür edebini anlatmayacağız. Erkeğin de kendini sütrelemesi gerektiği konularda hatırlatmalarda bulunmaya çalışacağız.

Cenabı Allah azze ve celle, Kur’an- Kerim’inde yine O’na inananlara şöyle sesleniyor. “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet (yer)lerini göstermesinler. Baş örtülerini tâ yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!” (Nûr/31)

Bu açık ayet bile tek başına yüklenen sorumluluğu en açık bir şekilde anlatmaya yetiyor hatta sadece bu ayetle özellikle kadınların örtünmeleri ile ilgili tüm hükümler ortaya konulmuş oluyor. Elbette bu ayette belirtilen, açık bir şekilde tespiti yapılan yakın akraba olan erkeklerin dışında, Müslüman, mü’min, inanmış, Allah azze ve cellenin emirlerini Müslüman olduğu için peşinen kabul etmiş olan kadınlara hitap ediliyor. Yani onlar muhatap alınıyor. Değer verildikleri için onların dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus burada açık ve alenen vurgulanıyor.

Burada örtmekten kasıt göstermemek, sütrelemek, ortaya dökmemek, açık ya da kapalı olarak sergilememek vurgulanıyor. Kapalı olan nasıl sergiler diye bir soru gelebilir aklımıza. Sevgili dostlar günümüzde bazı tesettür uygulamaları, dinin çizmiş ölçüler dairesinde olmadığı için maalesef uygulama alanında da, ayeti kerimenin ikaz ettiği kapanma, örtünme, gizleme, setretme, sütreleme, tesettürlü bir şekilde bulunma eylemini karşılamamaktadır.

Kadının, toplum nezdinde bulunduğu yeri, konumunu, üstlendiği vazifeleri düşünecek olursak bu tesettürün ehemmiyeti daha net ve güzel bir şekilde ortaya çıkar.

Kadın toplumun en küçük yapıtaşı olan ailenin en önemli bireyi, varlığıyla aileyi oluşturan en önemli temel unsurudur. Özellikle inanmış, inançlı, dirayetli bir kadın ailenin sağlam temeller üzerine kurulmasında çok önemli rol oynamaktadır. Çünkü o imanından, inancından, değer verdiği imani düsturlardan aldığı güçle, ailesini, eşini, çocuklarını ve bunların içinde bulunduğu, kendilerine yakın olarak tesir edebilecek tüm diğer kişileri kontrol altında tutarak, herhangi bir aksaklığa meydan vermemek için bilgisi, görgüsü dahilinde tedbirler almaya çalışır.

İşte burada insan ailesini sütrelemek, dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruma altına almak, fikri, bedeni, ruhi, imani, ahlaki ve insani tesettürü edep dairesinde icra etmektir.

Burada örnek alınması gereken kişi elbetteki Kainatın Efendisi Aleyhisselam’ın aile hayatıdır. O’nun mübarek eşleri, annelerimizin tesettür ve edep anlayışını mihenk edinmektir. Çünkü her işimizde olduğu gibi tesettür ve edep işimizde de onu kendimize ayna kılmalı, örnek almalıyız. Çünkü O yürüyen Kur’andı ve baştan ayağa bir edep abidesi idi.

Mevlidi Şerif’in yazarı merhum Süleyman Çelebi şiirinde “Mir’at (Ayna) eyledim zatını zatıma” derken, tüm hayatını hayatıma örnek olarak aldım. Senin kadar muttaki olamam, senin kadar güzel yaşayamam ama yapabildiğim kadarıyla senin yolunda yürümeye söz veriyorum ey efendim demek istiyor. Sevgili dostlar Efendimiz aleyhisselam “Beni Rabbim Terbiye etti ve Ne güzel Terbiye etti” diye buyurur. Ahlaki kuran olan efendimizin başındaki edep tacı ne güzel bir taçtır. Elbette onun etrafında yaşayanlarda ona uyacak ve onun gibi olmaya çalışacaklardır. Böylece onlarda edepli bir hayatın en güzel şekliyle nasıl yaşanılması gerektiğini bizlere, yaşayarak, icra ederek öğreteceklerdir. Nitekim Kur’an-ı Hâkim’de Yüce Mevlâ Ahzâb suresinde şöyle buyurur: “Ey inananlar! Andolsun ki sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Rasulullah en güzel örnektir.”buyurur.

Dinimizin yarısını öğrendiğimiz, ulema tarafından teyid edilen ve en çok hadisi şerif rivayet eden, efendimiz aleyhisselamın hemen yanında hayatının son anına kadar birlikte olan Hazreti Aişe (R.a.) şöyle diyor. “O’nun ahlakı bütünüyle kur’an’dı”

İşte tüm bunlmardan hareket ederek sevgili dostlar tesettürün edebini de biz O’ndan öğreniyoruz. Evet kadının tesettür ölçüsü tarif edilmiş, yüzü, elinin bileklerinden sonraki parmak uçlarına kadar olan kısmı, ayaklarının topuk kemiklerinden aşağısı açıkta kalabilir, onun haricinde tüm vücudu belli olmayacak, bakanı tahrik etmeyecek, cezbetmeyecek şekilde örtülü olacaktır. Bol ve vücut hatlarını göstermeyecek şekilde örtülü olacaktır. Özellikle bunun üzerine vurgu yapılır. Çünkü günümüzde moda adı ile ortaya çıkarılan tesettür kıyafetlerinin tamamında insan fıtratına ve Allah’ın emrettiği ölçülere ciddi anlamda aykırılık, adeta bir baş kaldırı vardır.

Bir hadisi şerif’te efendimiz Aleyhisselam “Ateş (cehennem) ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim. (Birinci sınıf) Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onlarla insanlara vuran kimseler... (İkincisi) Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar Allah a taatten (itaatten) dışarı çıkmışlardır. Bunlar (hem kendileri baştan çıkmıştır), hem de başkalarını baştan çıkartırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu gibi kadınlar, Cennet e girmek şöyle dursun, onun kokusunu bile alamazlar. Halbuki Cennet in kokusu şu şu kadar uzak mesafeden hissedilir."

Hadisi şerifin başında ateş ehlinden bahsedilirken “ben onları görmedim” ibaresi yer alıyor. “Giyinmiş çıplak kadınlar”dan bahsediliyor. Ben onları görmedim derken, devrinde bu hadiselerin olmamasına ama gelecekte olacağına delalet ediliyor, parmak basılıyor peygamberimiz tarafından. Ahir zaman ümmetinin içinde yaşayackaların haberi veriliyor.  Burada bir örnekle bunu daha iyi anlamanızı sağlamaya çalışacağım.

Lütfen yazdıklarımız yanlış anlaşılmasın. Kimseyi rencide etmek, sıkıntıya sokmak ya da töhmet altında bırakmak için yazmıyoruz. Sadece bir hatırlatmada, bir ikazda bulunmak amacımız.

Geçtiğimiz günlerde bir iş için Üsküdar’a gitmem icab etti. Trafik yoğun olduğu için toplu taşıma aracını kullandım. Pişman oldum ama bir kere binmiş olduk. Benden bir ya da iki durak ötede bir hanım kızımız dolmuşa bindi. Üzerinde acaib bir kıyafet vardı. Başını da sıkıca bağlamış, örtünün kenarlarını boğazına dolamış,(omuzlarına atması gereken kısımları kastediyorum) aynen tepesinde devenin hörgücüne benzeyen bir de kaba bir çıkıntı oluşturmuş, dar bir pantolon, üzerinde ince bir pardesü gibi kıyafet ve önü açık öylece bindi dolmuşa.

Şimdi bu kardeşimize tesettürlü mü diyeceğiz? Şahsen ben okuduklarımdan, öğrendiklerimden yola çıkarak buna tesettürlü, tesettürün edebini yerini getirmiş biri nazarıyla bakmam. Bunun gibi misaller toplumda çok fazla ve her gün onlarcası, yüzlercesi ile karşılaşıyoruz.

Bu işe teşne tutan ve sadece maddi kazancını düşünen bazı firmalar varki, isimlerinin önüne “tesettür giyimde öncü” diye bir de ibare koyuyorlar. Bunlar kumaş renklerinden, kıyafet konseptlerine kadar Allahın tesettür emrine karşı adeta savaş açmışçasına Müslüman kadının onuru, ahlakı ve edebiyle oynadılar. Vebalini veremezler. Veremeyecekler.

Görüyoruz televizyonlarda mazbut firma olduğunu söyleyen ve “Sizinde farklı olmaya hakkınız var”, “Kendinize iyi davranın”, “Kedinizi şımartın” gibi saçma sapan sloganik ifadelerle reklam yapıyorlar. Bu reklamlarda ortaya serdikleri ve adına tesettür dedikleri kıyafetlerin büyük çoğunluğu tesettür edebenin ve adabının tamamen dışında bir görüntü sergiliyor. İşte bunlar tamamı tesettürün edebini bozan, ifsad eden, ayağa düşüren tavır ve tutumlardır.

Şayet tesettüre bürünmek istiyorsa bir hanım kardeşimiz, o vakit giydiği elbisenin renginden, şekline kadar, boyundan enine kadar her şeyine dikkat edecek, vücut hatlarını belli etmeyecek tarzda ve edebine uygun bir şekilde giyinecek aksi halde Cenabı Allahın emirlerine mugayyir hareket ettiği için vebal altına girecektir.

Toplumun en küçük yapı taşı aile dedik. Ve atalarımızın da çok güzel söylediği gibi “Yuvayı dişi kuş yapar” Öyleyse aile yuvasını oluşturacak, onu imar edecek, yaşatacak ve koruyacak olan kadının hayatının her anı kontrol altında tutulmalıdır.

Şair ne diyor, “Alçalırsa kadın, beşer alçalır, yükselirse kadın beşer yükselir.”

Peki kadının tesettürü önemli de erkeğin tesettürü önemli değil mi?

Elbette o daha da önemli. Bir kere erkek gözlerine perde çekmesini bilecek. Çünkü kalbin kapısı gözdür ve gözden giren her türlü melanet ve menhiyat doğrudan kalbe, nefse tesir etmektedir.

Erkek dizinin dört parmak altından, göbeğinin dört parmak üstüne kadar örtmek, setretmek, kapatmak zorundadır. Ancak bu zaruri ölçülerde, yani çaresiz kaldın giysi bulamadın, edeben tesettüre girmek adına, kendini sütrelemek adına uyman gereken net kural.

Bunun yanında erkekte kendine çeki düzen vermek zorundadır. Bugün metroseksüel erkek diye tabir edilen bir cins ortaya çıkardılar. Kaşlarını aldıran, yüzüne acaibi garaib maskeler yaptıran, sakallarını inceden inceye temizleten, vücudundaki tüyleri ve Allahın ikramı olan bazı özelliklerini özel müdahalelerle aldıran, yokettiren ve adına da bakımlıyım diye bir bahane uyduran erkek tipleri çoğaldı.

Pantolon paçaları daracık ve bileklerinin üstünde, ayrıca pantolon da dar ve vücuduna oturmuş bir vaziyette üzerinde incecik bir t shirt, vücudunun tüm hatları ortada ve kendini erkek sınıfına aitmiş gibi hisseden sıkıntılı tipler var. Maalesef bu da erkeğin tesettürüne muhalefet edenler grubuna girmekte.

Elbette kadının tesettürü çok önemli ama erkeğin de gözlerinden başlayarak kendini setretmesi, örtmesi, kapatması ve edepli olması şarttır. Aksi halde toplumu ifsad eden kişiler sınıfında hafazanallah vebale girersiniz.

Sevgili dostlar bu yazımızda tesettürün edebini işlemeye çalıştık. Her ne kadar sürçi lisan etti isek affola.

On bölüm olarak düşündüğümüz, tasarladığımız yazı dizimizin dokuzuncu bölümü de böyle. İnşaallah Rabbim onuncu blümü de yazmayı bizlere nasib eder.

Yusuf Duru

YORUM YAPIN

haber yazılımı | Copyright © 2024