Bir kanlı parmak milliyetçileri işaret ettikçe; karanlık köşelerden kızıl kurşunların yağdığı bir dönemdir 1980 öncesi Türkiye’ si. Kimi zaman Anadolu' nun bağrından kopup, okumak için geldiği fakültenin bahçesinde bir çınar devriliyor, kimi zaman bir işçi, bir emekçi, bir duvar ustası kimi zaman da genlerinde memleket sevdası olan, nesiller boyu bu ülkeye hizmet etmiş bir iş adamı ya da siyasetçiler…
İşte Sazak Ailesi bu ailelerden biridir. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan itibaren her kuşakta vatan sevdalısı bir ferdi çıkıp sorumluluk almış ve siyaset mesleğinde en ufak bir şaibeye yol açmadan bu güzel ülkeye hizmet etmişlerdir.
Gün Sazak’ ta onlardan biridir. Eğitimli, kültürlü memleket sevdalısı bir iş adamıdır Gün Sazak. 21 Temmuz 1977 yılında Süleyman Demirel tarafından kurulan, Alparslan Türkeş'in devlet bakanı ve başbakan yardımcısı görevini üstlendiği hükümette Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görev almış bir şehit bakandır. Kısa süren bakanlığı döneminde özellikle silah ve uyuşturucu kaçakçılarının, rüşvet alan memurların kökünü kazıyan ve bu sebeple de içeriden, dışarıdan bir çok oluşumun düşmanı haline gelen bir vatan kahramanıdır O. Belçika, Hollanda, Almanya tarafından Türkiye' nin Güneydoğusuna gönderilmeye çalışılan silahlar ile alakalı açtığı soruşturma bu ülkelerin planlarını geciktirmiştir.
27 Mayıs 1980 tarihinde eşi ile gittiği bir ziyaretten dönüp arabada kalan eşyalarını indirirken marksist-leninist dev-sol terör örgütü tarafından çapraz ateşe alınarak haince şehit edilmiştir.
Dün; üzerine gidilen konularda suikaste uğrayan bakanlar bu gün de itibar suikastine uğratılmaya çalışılmaktadır. İsimler değişiyor ama hak ile batılın savaşı değişmiyor. Bu kavga hiçbir zaman bitmeyecek ama kazanan her defasında büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktır.
Bu vesile ile tüm şehitlerimizi ve Gün Sazak' ı rahmetle yad ediyorum, şefaatlerine umarak…
Ve sözü Niyazı Yıldırım Gençosmanoğlu’ nun şu dizeleri ile bitiriyorum. En güzele emanetsiniz...
Kurudu göze pınarlar
Canım içre canım gitti
Devrildi iri çınarlar
Nice gül fidanım gitti
Bölünmesin diye millet
Bâki kalsın diye devlet
Dağlar gibi kemikle et
Seller gibi kanım gitti
Paramparça idi ruhum
Ellerinde bir güruhun
Tufanı bu mudur Nuh'un
Diye arşa ünüm gitti
Ey yakınlar uzaklar
Bekler pusular tuzaklar
Tayfuna dönsün sazaklar
Göz ışığım günüm gitti
Yetim kaldı körpe çağa
Feryadımı nice boğa
Gün doğmak üzere ağa
Gün batarken inim gitti
Bu bir nesildir sürekli
Gözü pek, çatal yürekli
Zor günlerimde gerekli
Tuğ gibi beş binim gitti
Sakarya nesli yiğitler
Bağrı kan süslü yiğitler
Süphan göğüslü yiğitler
Gittiyse benim gitti
SONER GÜNCAN